Gezilecek Yerler

Gezi Yeri 1

Dara Mezopotamya Harebeleri

Dara Antik Kenti Mardin’in 30 kilometre güneydoğusunda bulunan Oğuz Köyü'nde yer almaktadır. Tarihte Yukarı Mezopotamya'nın en önemli yerleşim yerlerinden birisi olan Dara, İmparator Anastasius'un (491-518) girişimleriyle 505 yılında, Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını Sasanilere karşı korumak için askeri amaçlı bir garnizon kenti olarak kurulmuştur.

Kaya içine oyulan yapılardan oluşan ve geniş bir alana yayılan Dara Antik Kenti’nin çevresi 4 kilometrelik bir surla korunmuştur. İç kale, kentin kuzeyinde ve 50 metre yüksekliğindeki tepenin üst düzlüğüne kurulmuştur. Kent içinde kilise, saray, çarşı, zindan, tophane ve su bendi kalıntıları halen görülebilmektedir. Ayrıca köyün etrafında tarihleri Geç Roma Dönemi’ne kadar giden mağara evlere rastlanmaktadır.

Gezi Yeri 2

Mardin Ulu Cami - Mardin

Artuklu Dönemi mimari örneklerinden, dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin’in sembolü olan Mardin Ulu Cami kayıtlara göre iki minareli inşa edilmiştir. Caminin bugün mevcut olan tek minaresinin kare kaidesindeki yazıt, yapım tarihini 1176 olarak vermektedir, fakat bugünkü minare 1888/1889 yıllarında yeni ve elektik bir üslupla yapılmıştır. Bazı Süryani yazarlar kiliseden çevrildiğini söylerler. Yapı kiliseden çevrilmemiş olsa bile, yerinde eski bir kilisenin bulunması muhtemeldir.

Gezi Yeri 3

Zinciriye (İsa Bey) Medresesi - Mardin

Sultan İsa Medresesi Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İsa bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında yaptırılmıştır. İlk defa Mardin’de görülen Timur ve ordusu ile savaşmış olan Melik Necmeddin İsa bir süre bu medresede hapsedilmiştir.

Halk arasında Zinciriye Medresesi diye de anılan Sultan İsa Medresesi, doğu ve batı uçlarındaki dilimli kubbeleri ve doğu tarafına rastlayan yüksek anıtsal portali ile çok uzaklardan bile dikkati çeker. Dikdörtgen ve geniş bir alanı kaplamakta olan yapı, iki kat üzerinde avlu, cami, türbe ve çeşitli ek mekânlardan meydana gelir. Portalden girince yıldız tonozla örtülü bir bölüme çıkılır. Batısında ise cami ile birlikte avluya açılan bir koridor vardır. Koridorun güneyindeki cami mekânının ortasında mukarnaslı tromplu bir kubbe yer alır. Mihrabın etrafı kakma motiflerle işlenmiştir. Minber kesme taştan yapılmıştır. Avlunun batısındaki eyvandan ise türbe olduğu anlaşılan ve kubbe ile örtülü mekâna geçilir. Üst kat daha çok küçük oda mekânlarından oluşmaktadır. Bunlar bir zamanlar medresede okuyan kişilerin odacıklarıdır.

Gezi Yeri 1

Kasımiye Medresesi

Günümüze kadar mükemmel yapısıyla ayakta kalabilen medresenin yapımına Artuklu Dönemi’nde başlanmış ve Akkoyunlu Hükümdarı Cihangiroğlu Kasım Padişah döneminde 1457-1502 yıllarında tamamlanmıştır. İki katlı, kubbeli, tek ve açık avlulu medresenin inşasında düzgün kesme taş kullanılmıştır. Plan özellikleri, taş işçiliği ve süsleme motifleri bakımından ilgi çeken yapı, cami ve türbe ile birlikte külliye içerisinde yer almaktadır. Medresenin avlusunda bir çeşme ve büyükçe bir havuz bulunmaktadır. Güneyde ovaya açık bir cepheye sahip olan medrese, Mardin yapılarının en büyüklerindendir. Açık medrese tipinde, tek bir avlu etrafında düzenlenmiş, iki katlı ve tek eyvanlıdır. Kesme taş ve tuğlalardan yapılmıştır.

Güney cephesinden, bir taç kapının bağladığı beşik tonozlu bir koridordan geçilerek girilir. Batısında diğer kısımlarla girişi aynı olan, bağımsız bir mescit mekânı vardır. Doğuda iki kat boyunca yükselen camisi mevcuttur. Portalden girilen revaklı büyük avlunun etrafında, iki kat üzerine revaklar arasına dizilmiş hücrelerden oluşmaktadır. Avlunun kuzeyinde, ikinci katı da kesen büyük eyvan ve onun önünde bir havuz mevcuttur. Burası tek başına bir medrese olarak değil bir külliye gibi düşünülmüş olmalıdır. Yanında bulunan zaviye-türbe bunun kanıtıdır.

Gezi Yeri 2

Mardin Müzesi

İnsanlar, insanlık tarihi boyunca unutmaya ve unutulmaya karşı sürekli bir direniş içerisinde olmuştur. Unutulmaya karşı gösterilen bu duyarlılık, her türlü sanat yazıcılığını, kütüphaneleri, arşivleri ve müzeleri meydana getirmiştir. Toplumun kültürel mirasını toplayan, araştıran, koruyan müzeler, günümüzde çağdaş bir toplumda bulunması gereken temel kurumlardan biri olarak Türkiye müzeciliğine rol model oluyor.

Mardin Müzesi, müzelerin “Tarihi eserlerin korunduğu ve sergilendiği yer” kimliğini de aşarak, bireyi, aileyi, okulu, toplumu, etkinlik kapsamına alan, çocuğa, yaşlıya, engelliye eğitim veren, öğrenme süreçlerine etki eden, sosyalleşmelerini sağlayan, sanatla buluşturan, bireyin gelişmesine, toplumun kalkınmasına katkıda bulunan, gerçek bir eğitim, öğretim ve iletişim kurumu haline gelmiştir.

Gezi Yeri 3

Sabancı Şehir Müzesi

Mardin Savurkapı Mahallesi’ndeki eski Cumhuriyet Meydanı'nda bulunmaktadır. Mardin Sabancı Kent Müzesi binasının kitabesi günümüze ulaşmadığı için tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda yapının mimari Mimarbaşı Lole olarak zikredilirken, bazı kaynaklarda da Mimarbaşı Cebrail Hekimyan ismi geçmektedir. 19'uncu yüzyılın sonlarına doğru Sultan II.Abdülhamit zamanında Hamidiye alayları Süvari Kışlası olarak inşa edilen yapı, kışla binası olarak kullanıldıktan sonra, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden 2003 yılına kadar da Askerlik Şubesi ve Vergi Dairesi Binası olarak kullanılmıştır. 2007 yılında Sabancı Vakfı tarafından restore edilmeye başlanmış, 2009 yılında Sakıp Sabancı Mardin Kenti Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi olarak hizmete açılmıştır. İki katlı bir yapı olan müze binasının zemin katı kışlanın ahır kısmını oluştururken, üst katta ise idare ve yatakhane amaçlı yapılmış bölüm bulunmaktadır. Yapıda tek süsleme unsuruna kuzey cephenin ortasına yerleştirilen giriş kapısında yer verilmiştir. Basık kemer açıklıklı giriş kapısı derin olmayan dikdörtgen formda bir niş içersindedir. Kapıyı kuşatan kalın bordür içerisinde ve kapının üst kısmında oyma kabartma tekniği ile yapılmış süslemeler mevcuttur. Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi olarak hizmet veren binanın üst katında, Mardin şehrinin kimliğini/belleğini oluşturan zanaatlar, yaşam alanları, sosyal yaşam ve kent tarihine ait buluntu ve eşyalar sergilenmektedir. Zanaatlar ve Mardin’in kimliğini oluşturan unsurların görsel ve işitsel materyallerle zenginleştirildiği sergi alanında Mardin hakkında bugüne kadar çıkmış olan bütün kitaplardan örnekler de bulmak mümkündür. Dilek Sabancı Sanat Galerisi olarak hizmet veren alt katta ise; fotoğraf, resim, ebru ve güncel sanata ait eserlerin sergileri, ziyaretçilerin beğenisine sunulmaktadır.

Gezi Yeri 3

Mardin Kalesi

Mardin Kalesi, Mardin'de bir kaledir. Mardin Kalesinin diğer bir ismi "Kartal Yuvası"dır.

Şehrin büyük alanının dayanmış olduğu zinin üst tarafına kurulmuş müstahkem bir yerdir. Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklu Hanedanı, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerini yaşamış çok önemli bir kaledir. MS 330 yılında ateşe ibadet eden ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral gelip Mardin kalesinde kalır. Hastalanmış olan kral, kalede yaşadığında iyileşince, kendisine bir kasır yaptırıp, 12 yıl burada hayatını devam ettirir. Sonra kendi memleketi Pers ve Babil'den birçok asker ve sivil getirip, onlar için Mardin'e yerleşim yeri yaptırır. Halkın etkisi sayesinde MS.442 yılına kadar ilerlemeler görülür. MS 442'de veba hastalığının yaygın hale gelmesi kaledekilerin hayatını kaybetmelerine neden olmuştur. MS 542'e kadar Mardin Kalesi kullanılmadı.

Gezi Yeri 3

Kırklar Kilisesi

Kırklar Kilisesi ya da eski adıyla Mor Behnam 569 yılında Mardin'de inşa edilmiş bir Süryani kilisesidir. 12. yüzyılda Mardin'deki asıl Kırklar Kilisesi, camiye dönüştürülünce Mor Behnam Kilisesi'nin adı "Kırklar Kilisesi" olarak değişmiştir. Kilise’de üç giriş kapılı ince taş işçiliği ile işlenmiş mihrapları, dört yüz yıllık ahşap mihrap kapıları, 1500 yıllık kök boya ile baskı perdeleri, geniş avlusu içinde çan kulesi evi ve adeta dantel gibi işlenmiş taş oymacılığı örneklerinin yer aldığı divan mevcuttur. 1170 yılında kırk şehitlere ait kemikler bu kiliseye getirilmiştir.

Gezi Yeri 3

Mardin Protestan Kilisesi

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Mardin, tarih boyunca içerisinde farklı inançlara mensup insanlar barındırmıştır. Günümüzde bu şehir, Hristiyanlar için büyük bir öneme sahiptir. Çünkü Mardin’de hem Katolik, hem Ortodoks hem de Protestan kiliseleri bulunmaktadır. Her birinin ayrı bir tarihi, ayrı kuruluş aşamaları vardır.

Bizim araştırma konumuz olan Mardin Protestan Kilisesi ABCFM Teşkilatı’nın çalışmaları doğrultusunda kurulmuş olan ve kurulduğu dönemden itibaren birçok Protestan kilisesi inşa ettiren, aynı şekilde Mardin Protestan Kilisesi’ni de inşa eden ABCFM Teşkilatı’nı ele aldık. Bu heyetin kuruluşu, Osmanlı’ya gelişi, Mardin’e gelişi ve kilisenin kuruluşu ele alındı. İkinci bölümde ise kilisenin tekrar açılması ve günümüzdeki durumu ele alındı.

Birinci bölümdeki bilgilere kaynak olarak, daha önce yazılmış makaleleri ve ‘The Missionary Herald’ dergilerini aldık. Dil probleminden dolayı kilisenin açık olduğu dönem hakkında derinlere inemedik. İkinci bölüm ise kilise pastörü ile yaptığımız röportajlar, kilise mensupları ile yapılan görüşmeler ve bizzat ibadetlere katılarak yapılan izlenimler doğrultusunda yazıldı.